İSTANBUL BİENALLERİ ATÖLYESİ


AICA TR ve IFEA işbirliğiyle düzenlenen “2010: Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” ana başlıklı atölye dizilerinin üçüncüsü olan “İstanbul Bienalleri” konulu toplantı, 10 Ekim 2007 tarihinde Akbank Sanat’ın da katkılarıyla Akbank Sanat’ta gerçekleştirildi.

 

Akbank Sanat Yöneticisi Derya Bigalı, Aica Türkiye Başkanı Beral Madra, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Bilimsel Sekreteri Alexandre Toumarkine ve Aica Türkiye üyesi Burcu Pelvanoğlu tarafından yapılan açılış konuşmalarının ardından “Kurumsal Analizler” ile “Kuramsal Analizler” konulu iki oturumun düzenlendiği atölyede, İstanbul Bienalleri tartışmaya açıldı.

 

Aica Türkiye üyesi Levent Çalıkoğlu’nun başkanlığını yaptığı ve bir panel biçiminde tasarlanan ilk oturuma 2001 yılına dek İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın Genel Müdürü olarak görev yapmış olan Melih Fereli, ilk iki Bienal’in küratörü Beral Madra, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nda Bienal direktörlüğü görevlerini üstlenen Emre Baykal ve bu görevi halen yürüten Çelenk Bafra katıldı. Katılımcıların İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndaki tecrübelerini aktarmaları ardından geçmişte ve günümüzde İstanbul Bienali’nin ne tür sıkıntılar yaşadığı, bu sıkıntıların aşılması için neler yapılması gerektiği tartışıldı ve ana sorunlar konusunda çözüm önerileri getirilmeye çalışıldı. Atölyenin ilk oturumunda, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın sponsorluk sorunları, mekân sorunları da tartışmaya açıldı ve Koç Holding’in 10 yıl süreyle Bienal’in ana sponsoru olmasının ardından, 2007 Bienali’nde izleyici sayısının arttığı, Bienal sırasında atölyelerin gerçekleştirilebildiği ya da kısacası bugüne dek göremediğimiz nelerin olabilmeye başladığı gözler önüne serilerek “Küresel Savaş Çağında İyimserlik” temasına da uygun olarak “iyimser” bir tablonun çıkabilirliği ortaya kondu.

 

Atölyenin “Kuramsal Analizler” konulu ikinci oturumu ise, Aica Türkiye üyesi Haşim Nur Gürel’in moderatörlüğünde, Marcus Graf, Zeynep Yasa Yaman, Ali Akay ve Stephen Wright’ın katılımlarıyla gerçekleşti. Oturumun ilk konuşmacısı olan Marcus Graf, İstanbul Bienalleri’nin tarihçesini analiz ederek Bienal’in son 20 yılda geçirdiği değişimleri, İstanbul Bienalleri tarihçesinde hangi modellerin uygulandığını belirterek olması gereken modelleri tartışmaya açtı. İkinci konuşmacı Zeynep Yasa Yaman ise, Venedikli Gentile Bellini’nin gerçekleştirdiği Fatih Sultan Mehmet Portresi’nden ve bu portrenin sergilenme serüveninden hareket ederek 1990’ların sonunda sergileme biçimlerindeki dönüşümün Bienallerdeki sergileme biçimleriyle de kesişme noktalarına dikkati çekti. Oturumun üçüncü konuşmacısı olan Ali Akay, “İstanbul Bienalleri’nin Meşruiyeti” başlıklı konuşmasında, Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği tarafından 1995-98 yılları arasında dört kez düzenlenen Genç Etkinlik gibi sergilerin İstanbul Bienali’ni bir anlamda “genç”leştirdiğini vurgulayarak Bienal’in 1990’ların sonundan itibaren genç sanatçılar için önemli bir görünme alanı olduğunu, özellikle 2003 sonrasında, yani son üç Bienal ile birlikte İstanbul Bienali’nin küresel ağdaki yerini tam anlamıyla aldığını ve Bienal sırasında düzenlenen yan etkinliklerin sayısının artışına da dikkat çekerek Bienallerin meşruiyetini tartışmaya açtı. Oturumun son konuşmacısı olan Aica Fransa üyesi Stephen Wright ise, özellikle “İstanbul”a, kentin bizzat kendisine odaklandı ve Bienal analizini İstanbul’un daima kendi kendini refere eden bir kent olmasıyla bağdaştırarak kuramlarını ve yorumlarını ortaya koydu.

 

“İstanbul Bienalleri” başlıklı atölye, birtakım gerçeklerin vurgulanmasına, altının çizilmesine ve yeniden sorgulanmasına neden oldu: Bir yanda kimi zaman 1 milyonu aşan izleyicisiyle Documenta, Kassel, Venedik gibi bienaller, diğer yanda 15 milyonu aşkın bir kent olan İstanbul’da en iyimser rakamla bir bienalin en çok 70.000 kişi tarafından izlenmesi… “2010: Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” ana başlıklı atölyeler dizisinin ilki olan ve 24 Ocak 2007 tarihinde gerçekleştirilen “Çağdaş Sanatta Mesenlik” atölyesinde de tartışıldığı gibi, sponsorların çağdaş sanata katkılarının boyutları ve nasıl olması/nasıl olmaması gerektiği ve bu atölyeler dizisinin sonuncusu olarak planlanan atölyede de tartışılacağı gibi, sanatın kitle kültürü ile daha fazla nasıl buluşacağı…

 

Basından, sanatçılardan, öğrencilerden, akademisyenlerden oluşan yaklaşık 80 kişilik bir dinleyici grubunun yer aldığı atölye bildirilerinin bir kitap halinde yayımlanması planlanmakta…

 

 

                                                                                                                                                                                                         Burcu Pelvanoğlu