.canım, lütfen yapma.
.o halde söze ‘davet’ten başlamalı. biz açık bir davette bulunduk ve bu davete dönüşler aldık. aica içinde bir enerjinin yayılması diyelim buna; bir sergi enerjisi.
.bir sanat işi olarak ne yapmak istiyorum, ne yapabilirim, dahası bunu istiyor muyum sorusu ile başbaşa bırakan bir davet.
.sanata olduğu kadar bir sergiye de misyon yüklenmesi ürkütücü.
ağır ve yüklü misyonlar yerine, tekil hikayelerin gürültü çıkarması heyecan verici.
.nedenlerin birleşmesi. sadece bir nedeni olabilir mi bir serginin! bu sergi fikrini ortaya atan biz ikimizin ve bu serginin bir parçası olan her bir kişinin ayrı bir nedeni olmalı. ortaya çıkan her ne ise o, bir şeye ve belki de birine bir sunu değil mi?
.karşılaşmanın büyüsü. kişisel düzlemde her bir sanat eleştirmeninin kendi sanat (yapma) düşüncesi ile karşılaşması. herşeyden önce o düşünceyi ortaya çıkartma. sonrasında kendi kendine sorulan sorunun ve eyleme geçiş sürecinin ortaya çıkarttıkları ile karşılaşma.
.ardından tüm karşılaşmaların çoğalması.
serginin kendisi: her birinin diğeri ile karşılaşması, tümü ile başkalarının karşılaşması.
.bilinmez olan. sonra ‘bir imge olarak ne üretirim’ sorusuna verilen cevap ile bilinmez olmaktan çıkan, bizi bir sürecin içine doğru çeken bir durum. buna bilinmezin deneyimi diyelim.
.oyun ile ciddiyetin sınırına konumlanan bir sergi fikri. ikisi arasında gidip gelen, birine inandığında diğer haliyle beliren...
. imge üretmek ile yazı üretmek arasında kalın bir çizgi çizmek değil, eğer varsa bu arayı yerinden etmek.
. imge-yazı, sanat eleştirmeni-sanatçı gibi karşıtlıklar üzerinden konuşmuyoruz hiç. diğerini içinde barındırmayan bir’i nasıl mümkün olabilir?
. roller arası yer değiştirme değil, eğer varsa rolün yerinden kayması. kayma, sapma, dağılma.
.sanat eleştirmeni rolünün dağılması herkes için aynı ölçüde olmadı şüphesiz. rolün içinde düşünmek ve rolün ötesine geçmek biçiminde işleyen bireysel süreçler sözkonusu oldu. bunu gördük.
.bilinmez olana, potansiyellere ve minör seslerin gerekliliğine inanmak. sürecin kendisi dahi bir potansiyel ortaya çıkartmadı mı hem bireysel hem de paylaşımsal olarak.
. canım, lütfen yapma. philip larkin’in “letters to monica” adlı kitabındaki bir mektubun malum başlangıç cümlesi: “dear, don’t please”.
Seda Yörüker & Selen Sarıoğlu
BASIN BÜLTENİ
AICA Sanat Eleştirmenleri ve onların seçtikleri sanatçılar 08 Haziran 2011 tarihinde Proje4L / Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde açılacak olan “Canım, Lütfen Yapma” adlı sergiyle bir araya geliyor. 09 Temmuz 2011 tarihine dek Proje4L’nin proje odalarında görülebilecek olan serginin ilginç olan yanı bu kez sanat eleştirmenlerinin yapıtlarının sergilenecek olması.
Sanat eleştirmenlerinin imge, sanatçıların ise metin üreteceği bu sergi bir rol değişiminden çok, rollerin yerinden edilmesini ve bu eksende ortaya çıkacak potansiyellerin izini sürmeyi hedefliyor. İkili karşıtlıklara değil çoklu karşılaşmalara ve onun kestirilemez potansiyellerine temellenen AICA Sanat Eleştirmenleri sergisi pek çok sanat eleştirmeni ve sanatçıyı bu kez farklı bir üretim alanında görünür kılıyor.
Küratörlüğünü Seda Yörüker ve Selen Sarıoğlu’nun gerçekleştirdiği sergide AICA sanat eleştirmenlerinden Ayşe Köksal, Beral Madra, Burcu Pelvanoğlu, Burçak Madran, Derya Yücel, Ebru Nalan Sülün, Elif Dastarlı, Evrim Altuğ, Fırat Arapoğlu, Nazlı Gürlek, Nilgün Yüksel, Osman Erden, Seda Yörüker, Selen Sarıoğlu, Su Başbuğu ve Umut Kaan Özdemir’in yapıtları yer alacak. Sergide sanat eleştirmenlerinin yapıtlarına paralel olarak Serkan Özkaya, Gülsün Karamustafa, Volkan Aslan, Aslımay Altay Göney, Orhan Cem Çetin, Komet, Vahit Tuna, Evrim Kavcar, Xurban-Collective, Antonio Cosentino, Lebriz Rona, Zeynep Perinçek, Oral Ünlü, Işıl Eğrikavuk, Yusuf Taktak, Elif Çelebi ve Nuri Kuzucan’ın metinsel üretimleri bulunacak.
Bir taraftan sanat eleştirmenlerinin, kendi kendilerine sordukları bir sanat işi olarak ‘ne yapmak istiyorum’, ‘ne yapabilirim’ sorusu ile şekillenen ve onların yapıt üretme sürecindeki bilinmez olan ile karşılaşmasına odaklanan sergi, diğer taraftan izleyicinin sanat eleştirmenlerinin ne ürettiği ile karşılaşması fikrine odaklanıyor. Bir bilinmezliğin ve onun etrafında kümelenmiş ilk önce kişisel düzlemde gerçekleşen çok yönlü karşılaşmanın, sonrasında ise toplu karşılaşmaların alanı olan sergi, yüksek tonla ‘sanat eleştirmenlerinin sergisi mi olur!’ diyen, olası potansiyellere baştan muhalif sesler için yumuşak bir ifade önerisinde bulunuyor: ‘canım, lütfen yapma’.
“Canım, Lütfen Yapma” adlı AICA Sanat Eleştirmenleri sergisi sadece algı sarsmayı değil aynı zamanda hızla genişleyen çağdaş sanat ortamında önemi daha da artan sanat eleştirmenlerine, sanat eleştirisine ve AICA Türkiye’ye dikkat çekmeyi amaçlıyor. Sanat eleştirmenleri, oyun ile ciddiyetin sınırında konumlanan “Canım, Lütfen Yapma” adlı sergi için tüm sanat izleyicilerini 08 Haziran 2011 tarihinde Proje4L / Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’ne bekliyor.